9.08.2008

Hayvan Deneyleri


Hangi alanlarda hayvan deneyleri yapılıyor?


1-İlaç araştırmaları ve kimya sanayii


Hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde ilaçların yanı sıra kimyasal maddeler,deterjanlar,temizlik maddeleri,bağımlılık yapıcı maddeler,hastalık arttırıcılar,gıda maddeleri,gazlar,asitler,yağlar vb. de denenmektedir. Herhangi bir maddenin olası en zarar verici biçimi hayvanlar üzerinde denenir..Bunların başında;



  • Zehirlilik (toksisite)



  • Anne karnındaki tohuma verdiği hasar (teratojenite)



  • kalıtsal hasar (mutejenite)




  • kansere yol açış (kanserojenite)

gelmektedir.İnsanlar ve hayvanlar arasında dayanıklılık ve etki bakımından olduğu kadar maddelerin alınışı,vücutta dağılışı ve atılışı bakımından da temel farklılıklar vardır.İnsanların tıbbi bir maddeye bir deney hayvanıyla aynı şekilde tepki vereceği veya deney hayvanının insanla aynı tepkiyi göstereceği güvenilir bir şekilde ileri sürülemez.



2-Temel araştırmalar







Burada amaç insan hastalığının semptomlarını yaratmak için hayvanlar yapay bir biçimde hastalandırılır.örneğin; bir inme yaratmak için beyne giden kan akışı kesilir yada hayvana tümör ekilir.Bu hayvan modelleri insan hastalardaki karmaşık hastalık ve tedavi süreçleriyle eşitlenebilir değildir.







3-Gen tekniği



Gen tekniği yöntemleriyle kalıtım maddeleri değiştirilir.Bu yöntem çoğu zaman başarısız oduğundan bu şekilde dönüştürülmüş bir çok hayvan daha anne karnında ölür ya da sakat gelişmiş olarak dünyaya gelir. Gen dönüşümüne tabi tutulmuş fareler ve sıçanlar kansere, alzheimera yada romatizmaya yakalanmak zorundadır.Üzerlerinde hastalık araştırılır ve insanlar için terapiler geliştirilir.


4-Kozmetik


Kozmetik ürünlerin bileşenleri olabilecek yeni maddeler için genellikle tavşanlar ve kemirgenler üzerinde bir çok deney yapılıyor.Bu maddeler zehirlilik, deri ve göz tahrişleri,deri alerjileri,kalıtsal bozukluğa ve kansere neden olan özellikler bakımından test ediliyor.Ve tabi ki bu testlerin sonucunda o kadar ciddi bir hasar oluşuyor ki tavşanların gözleri bütün temel niteliklerini kaybediyor.İris, gözbebeği ,kornea tek bir patolojik dokuya benzemeye başlıyor.


Yani ruj,göz farı,şampuan ,oje gibi birçok ürün bu deneylerin sonucunda piyasaya sürülüyor.




5-Yüksek öğrenim ,eğitim


Bir çok yüksekokulda biyoloji,tıp, ve veterinerlik öğrencileri eğitimleri süresince hayvan deneylerine katılmak ya da önceden öldürülmüş hayvanları teşrih etmek zorundadır.Bu deneyler sadece teorik ders materyalinin canlandırılmasına hizmet etmektedir.Oysa deney hayvanı kullanmak yerine video ve film gibi eğitsel araçlar canlı deney hayvanı yerine konulmalıdır.




6-Diğer alanlar


Bu alanda aşı ve serum yapımında hayvanlar kullanılır.örneğin;hayvana hastalık yapıcı maddeler şırınga edilir.Bir süre sonra kanları alınır ya da kan kazanımı için öldürülürler.Kanlarından antikor elde edilir.Aşıların her bir charge'ı (üretim birimi) bir çok hayvan deneyinde test kullanılır.Böylelikle her biri farklı yoğunlukta aşı maddesi ve sonuçta da kendisine karşı aşının koruma sağlayıcı hastalık yapıcı şırınga edilmiş fare grupları elde edilir.Çok az aşılanmış ya da aşılanmamış fareler enfeksiyon nedeniyle acı çekerek ölürler.Virüs,bakteri ve parazitler hayvanlarda depolanır.Böylece yaşayan domuzlarda araştırma için uygun mide bağırsak soluncanları elde edilir.Belirli aralıklarla ev sahibi hayvanlar öldürülür ve yenilerine hastalık bulaştırılır.Kan emici,uyuz yada sakırgaların beslenmesi için bu parazitler hayvanların derilerine yerleştirilir.İnfüzyon çözücü maddelerin,ameliyat materyalinin,aşıların,ateş çıkarıcı maddelere karşı ilaçların rutin kontrolleri içinde tavşanlar kullanılır.


Hayvan Deneylerinin Etikliği



HAYVAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ'nden (15 Ekim 1978)
Madde 1: Bütün hayvanlar yaşam önünde eşit doğar ve aynı var olma hakkına sahiptir.
Madde 8: Hayvanlara fiziksel ya da psikolojik acı çektiren deneyler yapmak, hayvan haklarına aykırıdır; tıbbi, bilimsel, ticari ve başkaca biçimlerdeki her türlü deneyler için durum böyledir. Bunun yerine başka bir şey koyma tekniklerinden yararlanılmalı ve bu teknikler geliştirilmelidir.
Madde 11: Zorunlu olmaksızın bir hayvanın öldürülmesi demek olan her davranış, bir "biocide", yani yaşama karşı suçtur.


Hayvan hakları evrensel beyannamesi bir çok gelişmiş ülke tarafından kabul edilmiş olmasına rağmen hayvanlar bir çok eziyete maruz kalmaya devam ediyor.Bilimsel araştırmalarda kullanılan hayvan sayısı 1970li yıllardan bugüne değin sürekli bir düşüş içinde .Bu düşüşte birçok etkenin payı var.Bunların başında 1970li yılların ortalarında hayvan hakları hareketinin büyük bir atılım yapması ve geniş bir kitle desteğine kavuşması geliyor.Son otuz yılda yetişen bilim adamlarının önemli bir bölümü bu harekete kayıtsız kalmadı.Bunlar hayvanlar üzerinde yapılan deneylerin yerine geçebilecek yöntemler geliştirmeye yöneldiler;kimi alanlarda da gerçekten başarılı oldular.Aynı dönemde hükümetler ve sivil toplum örgütleri de hayvan deneyleri yerine kullanılabilecek yöntemler üzerinde çalışan araştırma kurumlarını parasal olarak desteklemeye başladılar.Laboratuvarlar sürekli izlenmeye ve yasaya uymayanlar cezalandırılmaya başlandı.


Hayvan koruma yasasının birinci maddesine göre hayvanlar “Mitgeschöpfe” (bizimle ortak yaratılmışlar) dır.Onlara mantıklı bir neden olmaksızın ağrı, acı ya da zarar vermek yasaktır.Mantıklı neden” olarak insanın herhangi bir faydasıyla ilgili olan herşey kabul edilir. 7. paragrafa göre hayvanlara hastalıkların önlenmesi, tanınması ya da tedavi edilmesi, çevre tehditlerinin tanınması, madde ve ürünlerin sakıncalarının test edilmesi için ve temel araştırmalar kapsamında ağrı, acı ya da zarar verilebilir. Yani: Pratikte düşünülebilir tüm hayvan deneyleri izinlidir .Hayvan koruma yasasının hayvan deneyleri bakımından gözönünde tuttuğu kimi sınırlamalar da (örn. etik kabul edilebilirlik) bugüne kadar uygulanamamış, sonuçta anayasada güvence altına alınmış araştırma ve öğrenim özgürlüğü aracılığıyla safdışı edilmiştir.


Hayvanları Deneylerde Kullanan Kozmetik Şirketleri


kaynak:http://www.caringconsumer.com/pdfs/companiesDoTest.pdf

Bizim yapabileceklerimiz;


- Hayvan deneyleri yapan firmaların ürünlerinden kullanmamaya dikkat etmeli,bu firmalara kınamanızı belirtecek e- mailler atabilirsiniz.


- Çevrenizdeki insanları bu firmaların ürünlerinin kullanılmaması için bilinçlendirebilirsiniz.


-http://www.caringconsumer.com/pdfs/companiesDontTest.pdf bu sitede ki hayvan deneyi yapmayan firmaların ürünlerini tercih edebilirsiniz.

11.07.2007


sokakkedisi.net

20.06.2007



Posted by Picasa

19.06.2007


kürkleri için katledilen foklar

Tarih çağlarının başlangıcından beri insan doğayla uyum için de yaşamayı öğrenmişti.Ancak daha sonra yerleşik yaşama geçilmesiyle birlikte doğaya zarar verme süreçleri de başladı.İnsan teknolojik araç ve gereçleri geliştirdi.Ters orantılı olarak ta doğayı etkilemeye başladı.Sanayi devrimiyle birlikte çevre kirlilikleri başladı.İnsanların kendi ihtiyaçları için hayvanları doğadan koparması hapsetmesi,üzerinde deneyler yapması zaman ilerdikçe insanın doğayı böyle acımasızca kullanması insanı doğadan kopardı.Zaman geçtikçe insan teknolojik imkanlarını daha da geliştirerek hayvanlardan nasıl daha fazla yararlanabilirim? Nasıl onlardan para kazanabilirim diye düşündü belkide? Çünkü bugün Kanadada kürkleri uğruna sopalarla öldürülen foklar bu vahşeti yeterince tanımlıyor.
Tekstil endüstrisinde kürk yapılmak için canlı canlı derileri yüzülüyor onların.Evet insan bunu yapan en ilkel yöntemlerle derileri zarar görmesin diye sopalarla öldürdükleri ise herşeyiyle duyguları,yaşama ihtiyacı olan ve buna hakkı olan bir canlı.bunu anlamayan ise bir insan.Bir kürk palto yapılabilmesi için 6-10 arası yavru fok öldürülür.Bu yüzden bu katliamın masum kurbanları binlerle sayılamaz.Norveç, Rusya ve Çin, Kanada'dan en çok yavru fok kürkü ithal eden ülkeler arasında bulunuyor.Sadece geçen yıl öldürülen fok sayısı 320 bin idi.Bu yılsa rakamlar büyük bir artışla 325 bine yükseltildi.Üstelik öldürülen fokların %90 -98 kadarı yavru foklardan oluşuyor.Yaklaşık 2 yıl kadar önce Uluslararası Hayvanlara Yardım Fonu tarafından Kanadaya davet edilen bir grup veteriner katliam bölgesinde inceleme yaparken şok geçiriyor.Çünkü fokların %42sinin henüz canlıyken derilerinin yüzüldüğünü tespit ediyorlar.Yazdıkları raporda kanadadaki fok avının tamamen insanlık dışı olduğunu belirtiyorlar.Ve bu katliam ne yazık ki her sene devam ediyor.Nasıl ki biz bir başkasının paltosunu veya çantasını beğendiğimiz zaman onu öldürerek bu eşyalara sahip olamıyorsak,bir insanın da beğendiği bir fokun üzerindeki kürke onu öldürerek sahip olması mantık dışıdır.Bir insanın kendini savunamayacak bir canlıyı öldürmesi ona işkence etmesi de insanlık değildir.Kanada gibi gelişmiş bir ülkeninse bu katliama göz yumması bir o kadar acı. Üstelik bu katliam ülkenin temel ihtiyaçları arasında da değil.Tamamen lüks amaçlı tüketime dayanıyor.

11.06.2007

çevre kirliliği



Canlıların hayati aktivitelerini olumsuz yönde etkileyen çevre sorunlarına çevre kirliliği adı verilir.Çevre kirliliğinin temel sebebi sanayi devrimine dayandırılsa da aslında yüzyıllar önceye kadar uzanmaktadır. İnsanoğlu ilk kez milyonlarca yıl önce ateşi bulup,farkında olmadan havayı kirletmeye başlamıştır.Tarım yapmaya başladıktan sonra da çevreyi bilinçsiz bir biçimde değiştirme sürecine girmiştir.Ormanların tahrip edilmesi,aşırı otlatma,yanlış arazi kullanımı,böcek öldürücü ilaçların kullanımı,kentleşme ve sanayileşme gibi değişikliklerle birlikte çevre kirliliği ortaya çıkmıştır.
Ortaçağda çevre kirliliğinin önemli bir sorun olduğunun farkına varıldı.12. yüzyılda Fransa'da Philippe Auguste sokaklardaki iğrenç atıkların kaldırılmasını ilk emreden kral oldu.Böylece dışkılarını akarsulara atan halk kendi içme suyu kaynaklarını kirletti.Yine çevre kirliliği hakkında ilk bilinen yasa 1388'de İngiltere Parlementosu'nda kabul edildi.Bu yasaya göre akarsulara ve sokaklara dışkı atılmayacaktı.
Sanayi devriminde sanayi ve enerji üretme tesisleri yoğunlukta olduğu için çevre kirliliği daha fazladır.Tüm sanayi bölgelerinde metalurji ve demir çelik kuruluşları karaları havayı ve suyu kirlettiler.Charles Dickens'in romanları, komünizmin teorisyeni Friedrich Engels'in yazıları, Londra'nın kirlenmişliğinin kitaplardaki en önemli örnekleridir.Sonuç olarak her türlü sanayi atıkları,radyoaktif maddelerin radyasyon etkisi,gürültü meydana getiren ses titreşimleri sanayileşmiş ülkelerin çevre sorunları arasındadır.Bu da teknolojinin bilinçsiz kullanılmasından kaynaklanmaktadır.
Çevre unsurlarına göre çevre kirliliği çeşitli gruplara ayrılır;hava kirliliği,su kirliliği,toprak kirliliği,gürültü kirliliği ve radyoaktif kirlenmedir. .

  • hava kirliliği

Atmosferi oluşturan gazlardan azot %78,oksijen %21,argon %0,9 ve karbondioksit %0,03 oranlarında bulunur.Bu gazlardan başka su buharı,azot ve kükürt bileşikleri ile toz bulunur.Dünyada ki yaşam bu temel elementler üzerine kuruludur.Atmosferdeki gaz karışım dengesinin bozulmasına hava kirlenmesi denir.Sanayi kuruluşları,termik santraller,yakma tesisleri (endüstriyel atıkların yakılması),motorlu taşıtlar hava kirliliğine neden olan başlıca kaynaklardır.Ülkemizde hava kirliliği Murgul Bakır İşletmesinin çevreye yaydığı zararlı gazlarla başlamıştır.Daha sonra Erzurum ,İzmit,Kayseri,Konya ve İstanbulda artan hava kirliliği önemli bir çevre sorunu haline gelmiştir.Türkiyede hava kirliliği çalışmaları ilk olarak 1961 yılında sağlık bakalığı bünyesinde,Ankarada iki adet yarı otomatik kükürtdioksit ve duman ölçer cihazla başlatılmıştır.

  • su kirliliği

İnsan yaşamı için hayati öneme sahip olan su, aynı zamanda en çok kirlenen doğal maddedir.Havaya karışan çok sayıda kirletici madde,oksijen,ışık ve ultraviyole ışınlarının etkisi ile parçalanarak toprağa iner.Oradan akarsulara,akarsulardan da denizlere ve göllere ulaşır.Böylece su kirliliği oluşur.Evsel atıklar,endüstriyel,kentsel,tarım gibi etkenler başlıca nedenidir.Ülkemizde su kirliliği ilk kez 1940'da Haliçte,1960'ta İzmir ve İzmit körfezlerinde ,1970'li yıllarda Mersin,İskenderun,Edremit körfezlerinde başlamıştır.

  • toprak kirliliği

Çevreye atılan zararlı maddelerin toprağın yapısını ve işlevini bozmasına toprak kirliliği adı verilir.Hayvan dışkısı mezbahalardan ve her türlü ekin biçme etkinliğinden gelen atıklar, toprak kirlenmesinin en önemli kaynağıdır.Bilinçsiz yapılan ilaçlama ve gübreleme toprak kirliliğini hızlandırmıştır.Yirminci yüzyılın ortalarına doğru hızlı nüfus artışı ile birlikte, tarım ve diğer alanlardaki sanayi ve teknolojinin hızla gelişmesine paralel olarak toprak kirliliği de artmaya başlamıştır.

  • gürültü kirliliği

Gürültü insanlar üzerinde olumsuz etkenler yapan istenmeyen seslerdir.Gürültü kirliliği çevre kirlenmesi içinde önemli bir yere sahiptir.Bu yüzden gürültü ile ilgili kanuni düzenlemeler yapılmıştır.Trafik ve sanayinin yoğun olduğu bölgelerde gürültü kirliliği daha fazladır.İnsanlar üzerinde çok fazla olumsuz etkisi vardır.Gürültü;dikkati dağıtır,düşünmeyi engeller,uykusuzluğa ve buna bağlı olarak gerginliğe neden olur.Örneğin:30-40 desibel düzeyindeki gürültü uykusuzluk,sinir,konsantrasyon bozukluğu gibi ruhsal bozukluklara;60-90 desibel düzeyindeki gürültü baş dönmesi,solunum hızlanması gibi ruhsal ve sinirsel bozukluklara;90-180 desibel düzeyindeki gürültü ruhsal,sinirsel,işitme ve denge bozukluklarına ayrıca iç kulak ve beyinde tahribatlara;180 desibelin üstünün kulak zarı patlamalarına yol açtığı saptanmıştır.

  • radyoaktif kirlenme

Radyosyon;belli enerjinin kaynağından demet halinde çevreye dağılması olayıdır.Dünyada genellikle her yerde radyasyon bulunduğu için çoğu yerde az çok radyasyon vardır.Radyoaktif kirlenmenin nedenleri;nükleer enerji santralleri,çeşitli nükleer denemeler,tıbbi içerikli üretimler ve çeşitli endüstri tipi üretimlerdir.Radyoaktif maddeye sahip hayvansal ürünler (et, balık, süt, vb.) ve bitkiler, bu zararlı maddeyi besin zinciri ile insanlara ve diğer canlılara taşır. Böylece bağışıklık mekanizmasını felce uğratmak ve kansere neden olmak gibi sorunlara yol açar.

3.06.2007

küresel ısınmanın insanlara etkileri


Kuşkusuz küresel ısınma sayesinde bozulan denge insanları da büyük ölüçüde etkiliyor.Doğal kaynaklara zarar verme,su israfı,sanayileşme,ormanlık alanları tahrip etme insanlığın kendi elleriyle sonunu hazırlamasına da yardım ediyor.Küresel ısınmanın önemli sonuçlarına bir göz atalım;
-Ozon tabakasının giderek incelmesiyle güneşin zararlı ışınları daha az filtre ediliyor.Bu da insanlarda cilt ve göz rahatsızlıklarına sebep oluyor.Üstelik insan vücudunun bağışıklık sistemini zayıflatarak bulaşıcı hastalıklara karşı korunmasız hale getiriyor.
-Atmosferin hızla ısınmasıyla belli bölgelerde sıcak hava dalgası nedeniyle ölüm oranlarının 2020 yılında 2 katına çıkacağı tahmin ediliyor.
-Sıcaklıklar arttıkça sivrisineklerin yaydığı hastalıklar (sarı humma,sıtma,Dang humması) önemli bir sorun olarak kendini gösteriyor. Sıcakta, sivrisineklerin yaşayabileceği bir ısı dağılımında sinekler daha fazla çoğalır ve daha fazla ısırır.Böylece bulaşıcı hastalıkların oluşmasına zemin hazırlıyor.
-Küresel ısınma sayesinde dünyadaki canlı ve bitki türleri azalıyor.Bu da ekolojik dengenin bozulmasına neden oluyor.
-Su kaynaklarının giderek azalması hijyenin bozulmasına ve su yoluyla bulaşan hastalıkların artmasına neden oluyor.
-Kutuplardaki buzullaşma ve yağış rejimi okyanuslardaki akıntıların gücünü belirliyor. Bu okyanus akıntıları ise lokal iklimler üzerinde etkili oluyor. Isınan yeryüzünde sera etkisiyle buharlaşmanın artacağı ve bunun da daha fazla yağışa yol açacağı düşünülüyor.
-Ayrıca depremler,kasırgalar,tayfunlar,sel,kuraklık gibi doğa olayları pek çok insanın ölümüne yol açmış,pek çok şehir tamamen yok olmuştur. küresel ısınma nedeniyle 2080'e kadar 200 ila 600 milyon insan açlık çekecek, 1.1 ila 3.2 milyar insan da susuzluktan etkilenecektir.